top of page

Etrafınız Sarıldı-Teslim olun

Perşembe gecesi

Bu gün küçük kızı Nazlı'nın yetiştirmesi gereken projenin son günüydü.

Bilirsin ne çok heves etmişti bu projeye başlarken. Hatırlarsın, neredeyse bu konuyla ilgili tüm makaleleri okumuş, geceye gündüz demeden çalışmıştı. Bütün aşamaları tek tük planlarken eli ayağına dolaşmış hatta sonlara doğru hata yapmaya tahammülü olmadığı için defalarca kez pişman olmuştu bu projeyi aldığına. Hele ''Burası olmamış , burayı değiştirmelisin'' diyen hem kel de fos bıyıklı projeden sorumlu genel müdür yardımcısı Boğaç beyefendisiyle iç sesi ölümüne kapışıyor, bir gölcük suda boğuveresi geliyordu. İşte tüm bu olanlardan bıktığı çok an olmuştu Nazlı'nın, bırakıp uyuya kaldığı da. Akşam yemeğinde çok sevdiği yemeklere yüz çevirmiş, az sevdiği yemeklere boyun bükmüş, sadece yaşıyordu ölmemiş. Projede ne zaman bir aksilik olsa hep suratı böyle oluyordu Nazlı'nın. Ah be canım, sen kıymetlisin ,sıkma canını demek istiyordu elbet Baba Kemal de. İnsan hiç ister mi üzülsün canından olan. Ben senin yanındayım unuttun mu? demek isterdi. Ama unutmuş olabilirdi Nazlı işte, Son dönemde iş yoğunluğundan çok az vakit geçirmişlerdi. Düşündü. Yıllar olmuştu kızıyla vakit geçirmeyeli. Ya deseydi Baba Aklına yeni mi geldim?. Hayır... Hayıır. Bununla baş etmeye hazır değildi. Hiç kimse hazır değildi. Sustular sanki dünyadakiler bu hissin hemen arkasından. Duyarsın sende, garip bir şey oldu o anda. Kemal yerdeki makasa basmadan geçmeye çalışırken farkında olmadan kendinde o cesareti buldu. Galiba..

Nazlı ne yapıveriyon kızım?

-İş işte?

-Sevindi bu cevaba, projeye başlayalı üç yıl mıydı neydi? Hiç konuşmadılar. Baktı olmayacak bir şeyler diyordu mırın mırın.

Aynı akordan Nazlı da cevap veriyordu kızıl kızılcık.

Anlaşamadılar o Perşembe. Elini yüzüne buruşturdu, çıktı evden kahverengi deri ceketiyle.

O Perşembe yırtıldı göğün göğsü ama ikisi de sığmadılar.


Ertesiler


Büyük oğlunu aradılar. Nazlı açtı abisine telefonu. Gelsen iyi olacak abi diyemedi de Kahverengi ceketi hiç giymezdi dedi Nazlı içli içli. Harun haberi alır almaz otogarın soğuğunda gelen gidenlere bakmış, vura vura ,sol yanından pırtlamış ciğerlerine iki üç fırt sigarayla avans bırakmış, en son düşüne sıkıla büzüşmüş ruhuna tuz dökmüştü. Hiç istemedi aynı ruha lokma dökmeyi ama ''toplum dök'' demişti. Dökecekti. Hal böyleyken üstü başı da ahiret kokacaktı elbet. Çünkü kahverengi ceketi giymezdi hiç. Herkesin üzerinde matem pembesi hüzün sarısı bir de karanfil kırmızısı vardı. Bazılarının elinde kazma bir yerlerde kürek, hepsinin yakınlarında ne oldum mavisi vardı.


O ertesiydi. Epey sürdü, sırası gelene.

Her şeyi ertelediler de kaşı gözü düzgün ölümün o günü bugündü.


Nazlı'ya sordu ilk kez. Gitmeden önce. Son kez.

Neydi çizdiğin proje.

Aile dedi çocuk aklıyla, yetişkin olunca sadece özledim dedi Baba.

Kendine teslim ol , ben affettim seni.

Hoşça git.

152 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Kenan Amcayla Sırlar Sokağı

Kenan Amca' yı anlatmış mıydım? Daha önce bahsettim sanki ama durun durun yine aklıma geldi. Bana bir sır verdi ama başka kimse biliyor mu acaba? Kesin anlatmıştır öfkeli bir anında. Kesin. Öfkesi sir

Raund

Kenan amcanın hırkasını hatırlıyor musunuz? Açık kahverengi. Üzerinde geyik desenleri olan el örmesi düğmeli bir hırka. Dışarıdan bakınca eskimiş görünmeyen emektar hırka Kenan Amca'nın 57 senedir i

  • Twitter
  • Instagram
  • YouTube
bottom of page