top of page

İstasyon III

Saatleri geri almıştık. Zihnim ve ben; çay molası vermek için otobüsün durduğu yerde küçük köhne bir dinlenme tesisinde saatleri geriye almıştık. Mevsimlerden bahardı. Yerde sadece yeşil bir yaprak kalmıştı. Bilgisayar ekranından; yüzüme düşen belki son yaprak belki de hiç olmayan toz toprak zihnini yeterince allak bullak etmişti. Atanmanın vermiş olduğu huzurla, bilim-mezliğin vermiş olduğu tedirginlik ölümüne kapışıyordu. Aklı on karış havada beş arşın aşağıda tam olarak cenaze arabası kadar dağınık ve hazandı. Herkesten uzaklaşıyordu. Yani ona herkes uzaktı. Kimi kimsesi ve bir de çantasıyla çıkmıştı yola. -Annesinin dik duruşu, sevdiğini göstermesi için derin bakışı ve milyonlarca kez dua ettiği geceleri de yanına alacaktı- Öğrendiği şeyleri öğretecek bir nefesli müzik ile bir nefeste sunacak cesarete ihtiyacı vardı sadece. Babasının küçülmüş yüzü veyahut sigara kokmuş elleri arasında vedalaşmıştı İzmir’den. İzmir deyince aklına gelen 3 şey diye bir anketi cevaplıyor gibi bir metnin içinde kaybolmuştu. Aslında çok basitti. (İzmir’den bahsediyor).Boyoz, gevrek ve eşsiz tadıyla klorak. Bu kadar basit. Yani denizi, kordonu ve Altay’ı geride bırakışı kimine göre bayağıydı. Kimine göre otogarda curcunalar biraz romanlar ile çalgısız yaşayamazlar arasında tekdüzeliğe dönüşmüştü. Gülen gözler zoraki umutlar bakiydi. Bakinin bahçeli kahvesinde son çayını yudumlarken otogarın alt katında matem vardı. Birileri gidiyordu. Bir ileri gidiyordu. Geri gelip gelmeyeceğine kader; trafikte oluşan sorunlara kaza deniyordu(Hız sınırlarına uyalım!).

Tuncer babanın panik hareketleri gülünç bir komedya Sevda annenin kanadı kırık sesi nispeten tragedyayı andırıyordu. Neslinin onurlu biraz da hüzün gözlerine tebessümle misafir olmaya çalıştı. Garipti çok. Kordondaki derme çatma gemiler gibi, göğüs kafesinin hemen üzerinde bir hiçlik vardı. Öyle bir hiçlik ki bol gelen pantolona boğazından sarılmış kemer gibi daralmış nefsinin koltuklarından çıkıp gitmişti. Nereye gittiğini görmedi. Nereden geldiği üzerine yazılmış kitaplar vardı. KPSS serüvenine adım adım çalışmış dağ dağ bayır bayır coğrafi keşiflere imza atmıştı. Anadolu’nun en çok buğday üreten şehri Konya ile en çok alkol tüketen nesli Yunanistan arasındaki tarihi bağlantıyı öğrenmişti. Fizik kimyası fena sayılmazdı. Bir gören bir daha bakmazdı denize ama Deniz öğretmen öyle miydi? Bu gerçekten bir soruydu. Ergenliğinin ben kim mim ya ile fizik öğretmeninin sülalesini tanıyordu. Bu yüzden fizikten 1 geçmez not kimyadan 2 az geçer not almıştı. Dünyaya dair yapabildikleri kesinlikle yürümek veya acelesi varsa koşmaktı. Bir şekilde liseden mezun olup sevdiği işi yapacaktı. Deniz öğretmen ufku güneş; rotası bayrak, vatan, millet ,ırmak, yol ve arkadaş olacaktı. Bir şeyler yani geriye kalan tüm şeyler birkaç bıyıklı adamın açıklamasıyla gerçekleşecek olması ne kadar da can sıkıcıydı. Bilgisayarın hangi tuşuna basarsa bassın kimi geriye göndereceğine karar veren bu adamlar saatin 10 olmasını kahvelerini içerken bekliyor olmalılardı. Bütün atama bekleyen öğretmen camiası onların aileleri bir önceki bir sonraki kuşak herkese heyecanla dua ediyordu. Sübhaneke duasını bilen küçük çocuklar yeni öğrenmişliğin hevesini deniyor diğerleri yaşlılar da dahil hiç dinlemeden amin diyordu. Allah’tan gelenin afiyet mi bet mi düşünmeye fırsatı yoktu. Her an sonuçlar belli olur endişesiyle ‘yenile’ tuşuna abanıyordu.

-Şanlıurfa-

Ekranda kocaman harflerle yazıyordu. Sanki disko topu gibi renkler kendine doğru gelip gidiyordu. Kalbinin iç hacmi daraldı sanki. Sevinmeliydi ama netice de bin kilometreyi aşıyordu mesafe. Üç gün içinde yola çıkmalıydı. Kurban Bayramı yaklaşırken evinden uzakta bile isteye gidiyordu işte. Güle, katıla, üzüle ve bilinmeze...


14 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Kenan Amca' yı anlatmış mıydım? Daha önce bahsettim sanki ama durun durun yine aklıma geldi. Bana bir sır verdi ama başka kimse biliyor mu acaba? Kesin anlatmıştır öfkeli bir anında. Kesin. Öfkesi sir

Kenan amcanın hırkasını hatırlıyor musunuz? Açık kahverengi. Üzerinde geyik desenleri olan el örmesi düğmeli bir hırka. Dışarıdan bakınca eskimiş görünmeyen emektar hırka Kenan Amca'nın 57 senedir i

  • Twitter
  • Instagram
  • YouTube
bottom of page